DİLİMİZİN ZENGİNLİKLERİ PROJESİ
DİLİMİZİN ZENGİNLİKLERİ PROJESİ
Türkiye genelindeki tüm eğitim kademelerine yönelik hayata geçirilen "Dilimizin Zenginlikleri" projesi, anadilimizin derinliklerini ve zenginliklerini öğrencilerimize öğretmeyi hedefliyor. Milli Eğitim Bakanımız Sayın Yusuf Tekin tarafından başlatılan projede, Türkçemizin kelime dağarcığı, deyimleri, atasözleri ve edebi eserleri aracılığıyla kültürel mirasın yeni nesillere aktarılması sağlanıyor.
Dilin doğru ve etkili kullanımı konusunda farkındalık kazandıran proje kapsamında gerçekleştirilecek çalışmalar, yarışmalar ve okuma etkinlikleri sayesinde öğrencilerimiz, Türk dilinin tarihi ve kültürel geçmişini eğlenceli ve öğretici bir şekilde öğrenme fırsatı buluyor.
Dilimizin Zenginlikleri Projesi, sadece öğrencilerin dil becerilerini geliştirmekle kalmayıp, Türk kültürünün de yeni nesillere aktarılmasında önemli bir rol oynuyor. Proje süresince Türkiye genelinde farklı şehirlerde uygulanacak etkinliklerle binlerce öğrenciye ulaşılması hedefleniyor.
Okulumuz ilçemizde düzenlenen deneme ve sözlük tasarım yarışmasına birer eserle katılmıştır. Deneme yarışmasına 11-E sınıfından Şeyda Nur Demirtaş "Türk Mutfağı ve Kültürü" başlıklı denemesiyle katılmıştır. 9-B sınıfından Zeynep Yaren Cankurt ise sözlük tasarım yarışmasına "Göktürk Kitabeleri Sözlüğü" ile katılmıştır.
TÜRK MUTFAĞI VE KÜLTÜRÜ
Küçükken tüm dünyanın benimle aynı yemekleri yediğini sanırdım ama zamanla fark ettim ki yemekler her kültürde farklılıklar gösteriyor ve bulunduğum kültürün yemek alışkanlıkları en sevdiğim. Mutfağımız çok geniş bir mozaiğe sahip. Özellikle Osmanlı’nın zengin mutfağından gelen tatlılar ve yemekler adeta geniş coğrafyamızı, kültürel zenginliğimizi yansıtmak için biçilmiş birer kaftan. Bu zenginlik, aile bağları başta olmak üzere toplumu oluşturan unsurlardan yalnızca biri ama en önemlilerinden biri. Zira Türk mutfağı sadece bir yemek kültürü değil, aynı zamanda toplumsal yaşamımızın ve geleneklerimizin bir yansıması.
Türk sofralarındaki yemek sadece bir ihtiyaç değil, aynı zamanda bir sosyalleşme aracı. Ailelerin ve dostların bir araya gelmesi, birlikte yenilen yemekler eşliğinde paylaşılan anılar, kültürümüzün en önemli parçalarından biri. Ramazan ayının iftar sofralarını süsleyen pideler ve sahurlardaki çorbalar, bayramlarda gelecek misafirlerimiz için hazırladığımız tatlılar, yemeğin toplumsal yaşamımızda ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Tüm bunlar toplumsal bağlarımızı güçlendiriyor.
Misafir ağırlama kültürümüz, mutfağımızın engin güzelliklerini yansıtıyor. Bu güzellikleri sadece kendimiz, tanıdıklarımız için yapmıyoruz. Yolu bir şekilde bizimle kesişmiş nice yolcuyu ağırlıyoruz bu zengin mutfakta. Hâl böyle olunca da yalnızca kendi insanımızın değil yabancı kültürlerden insanların da dikkatini cezbediyor bu mutfak, bu kültür.
Türk mutfağındaki yemekler sadece yemek olarak kalmaz, anlamları derindir. Örneğin Türk kahvesi sadece ikramlık bir içecek değildir bizim için. Aynı zamanda sohbetin ve dostluğun devamını getirir. Kız isteme merasimlerimizin olmazsa olmazıdır. Bir de meşhur aşuremiz var, dayanışmanın ve paylaşmanın simgesi kabul ettiğimiz. Herkes aşure ayında birbirine aşure götürür, paylaşır elindekini.
Eskiden odun ateşlerinde pişen Türk yemeklerinin yerini modern mutfaklarda pişen yemekler alsa da tarifler ve lezzetler biz birlikte olduğumuz sürece tadını asla yitirmeyecektir. İster evimizde ister iş yerimizde ister sokakta, herhangi bir yerde olsun yediğimiz, içtiğimizi paylaştıkça bir araya gelecek ve köklerimizin ne güzel ve ne sağlam olduğunu dünyaya gösterebileceğiz.
Mutfağımız bir kültür taşıyıcısı, geçmişten günümüze uzanan bir köprüdür. Soframızdaki her yemek; binlerce yıllık birikimimizin, Anadolu'muzun bereketinin ve insanımızın emeğinin bir sonucudur. Bu nedenle Türk mutfağı, hem damaklarda iz bırakan lezzetleri hem de sofralarda yaşatılan kültürel değerleriyle dünyada eşsiz bir yere sahiptir. Yalnız bunun için bile sevilir Türk mutfağı.
